26 Temmuz 2014 Cumartesi

Ruhunu Renk Kat

Bazen içiniz sıkılır, daralır, bunalırsınız. Her şey renksizdir ya da tek renk, gri. İşte ben ne zaman o grilikte boğulsam kendimi boyamaya veririm. Boyadıkça açılır içim, ferahlarım. Ruhumu da renklendirir boyadıklarım. İşte bu tabakta böyle bir anımda çarptı gözüme.. Aldım her zamanki gibi elime boyamı, başladım...

Boyadıkça hem tabak renklendi, hem içim. Sizin de varsa böyle griler ruhunuzda, durmayın boyayın! Hem içinizi, hem çevrenizi.





Nasıl yaptığıma gelirsek, öncelikle tabağımı güzelce yıkadım, kuruladım, temizledim. Tortu kalmasın diye kolonyayla sildim. Daha sonra ikea peçetelerinden kestiğim gül figürlerini tabağa gelişigüzel yapıştırdım, ne ile tabi ki can simidimiz dekupaj tutkalıyla. Daha sonra fotoğrafta tam rengi belli olmayan bulut mavisi puantiyeleri yaptım. Bunları yapmak için mavi boyanız varsa onu kullanabilirsiniz ancak benim yoktu. Ben de evdeki delgeci kullandım. Yanlış duymadınız:) Delgeçle mavi bir dosya kağıdını bir kaç yerinden deldim ve delgecin altından çıkan daireleri yine tutkalla gelişigüzel yapıştırdım. Tutkalın kurumasını bekledikten sonra da sünger fırça yardımıyla  beyaz akrilik boyamı tabağın dışından tampon yapar gibi uyguladım. İlk kat kuruduktan sonra 2. kata geçtim. İşte bu kadar benim hem ruhum hem de küçük tabağım böylece renklenmiş oldu. Size de deneyin diyorum, mutlaka deneyin.

Sevgiler

"Ben"lik


Geçen gün eski defterlerimi karıştırırken bir not buldum: 2014'ten beklentiler diye, not 2009 a ait;

Daha çok hedefler olsa da hayaller de var tabi o notta.. İlk sırada yardımcı doçent olacağım demişim, sonra yurt dışına çıkıp gezeceğim bol bol demişim, mutlaka dil öğreneceğim demişim, sonra da diğer özel konular gelmiş. Şu an bakıyorum da, o hayallerimin pek çoğu gerçekleşmiş, kimisini ben bile unutmuşum, yalan olup gitmiş.  Bazı hayallerim sınırları aşmış gerçeklikte, bazıları ise yalan olmuş, ben bile unutmuşum.  

O notla birlikte bir iç muhasebe yaptım kendimle ve baktım 5 yılım oldukça kar lı:) Hala yardımcı doçent olamasam da pek çok güzellik yaşamışım bu 5 yılda. Yeni yerler görmüş, yeni insanlar tanımış, yeni hayatlar yaşamaya başlamışım. Kendi ruhumu boyamayı, kendimi tanımayı öğrenmişim. En önemlisi de maddi şeylerden çok manevi değerlerin kattıklarının gücünü keşfetmişim.  

Siz de tanımak isterseniz kendinizi; geçmişi düşünün. Geçmişte neler istediğinizi, hayattan ne beklediğinizi... Ve bugünle karşılaştırın hepsini. Bakalım kimler karlı çıkmış benim gibi? 

Sevgiler 
Teddy






20 Temmuz 2014 Pazar

Öncesi Sonrası Projesi - 2

Bir önceki postta gold sprey boyayla evdeki neredeyse her şeyi boyadığımdan bahsetmiştim. İşte bu şamdan da benden nasibini aldı. Bu ufak cam şamdanı annemin evinde yine birisine verilecekler kutusunun içinde buldum. Annemin bir huyu vardır. Sürekli birine verilecekleri ayırır. Daha sonra onları vermeye kıyamaz ve böylece evimizde birine verilecek koli koli eşyalar birikir. Ara sıra içlerine bakıp belki kullanırım diye bir kısmını meydana çıkarır. Bazılarını kullanır bazıları ise yine o koliye gider. İşte bu mumlukta o kolilerden çıkan, annemin uzun vadede birine vermeyi planladığı eşyalardan birisiydi.  Ben anneme "buna iyi bak çünkü az sonra onu tanıyamayacaksın" dedim. 

 Nitekim gerçekten de tanıyamadı, çok beğendi. Yapmaya nasıl başladığıma gelirsek, öncelikle mumluğun üstünde erimiş mum kalıntıları vardı. Bıçakla ve tırnaklarımla onları kazıdım. Daha sonra kolonyayla güzelce silip boyamaya hazır hale getirdim. Fotoğrafta gördüğünüz gibi  önce balkondaki masanın üzerine gazete serdim ki etrafa boya bulaşmasın. Daha sonra ise sprey boyayı tek noktaya uygulamamak kaydıyla mumluğun her yerine denk gelecek şekilde sıkmaya başladım. Boyama işi benim gerçekten kafamı dağıtıyor. Sizlerde benim gibi az bir bütçeyle (boyanın her bir tüpü 11 TL idi) eski eşyalarınızı yenileyebilir ayrıca ruhunuzu da dinlendirebilirsiniz. 

Sevgiler 



Öncesi Sonrası Projesi - 1


Son zamanlarda blog aleminde sürekli öncesi sonrası projeleri görüyoruz. Benim blog hikayem henüz çok yeni olsa da aktif bir blog takipçisiydim yıllardır. Yani sürekli bir şeyler araştırır, okur ve elimden geldiği kadar denemeye çalışırdım. İşte bu yenileme projelerimde böyle başladı. Daha önce maalesef blog fikrim olmadığı için fotoğraflayamadıklarım oldu ama bundan sonra dilerim hepsini yayınlama imkanım olur. Bu girişten sonra şimdi sizi yayınlarımla başbaşa bırakabilirim.

Bu aşağıda gördüğünüz rahmetli anneannemin evinden almıştım. Bildiğiniz çöpe atılmak üzere ayrılmış metal bir tabaktı. Ta ki ben onu gold sprey boyayla boyayana kadar. 



 öncesi
 sonrası

Nasıl uyguladığıma gelirsek, öncelikle tabağı güzelce yıkadım ve üzerinde tortu kalmayacak şekilde bir bezle kuruladım. Bu çok önemli çünkü üzerinde toz, kir gibi bir kalıntı olursa boya tutmuyor, alttan pütürcükler oluşabiliyor. Bundan önceki başarısız bir boyama uygulamam o şekilde gerçekleşti ve tabağım kullanılamaz hale geldi. 

Bir de boyayı mümkünse açık havada yapın. Balkonunuz varsa balkonda, yoksa bahçede vs. Çünkü hem koku olabiliyor hem de sprey boya olduğu için boyayı kontrol edemiyorsunuz, etrafa sıçrayabilir, ortalık kirlenebilir vs. Ben Polisan Home Cosmetics ürünlerinden altın yaldız olanını kullandım. Normalde varak, gold sevmememe rağmen bu renk çok yumuşak, güzel bir altın rengi oldu. Sprey boyayı koçtaştan temin ettim. Bu tabağın yanı sıra boyadığım diğer ürünlerse annemin temizliğe gelen ablaya vermek üzere ayırdığı servis tabağıyla, normal cam bir tabaktı. Bunların önceki hallerini çekmemişim ama küçük tabağın önceki halinin bir benzeri şu şekildeydi;



 Bu tabak hemen hemen hepimizin evinde olan, evinde olmasa annesinin, yakınının evinde olan bir tabakken ufak dokunuşlarla farklı bir hale büründü. benim boyadığım bunun çiçek desenli olanıydı. altta gördüğünüz küçük tabak yani.

Tabakları nasıl boyadığıma gelirsek, şeffaf cam olan tabağı arkasından boyadım. Sprey boyayı tabaktan 20 cm uzaklıkta tutup aynı zamanda boyayı tek bir noktaya sıkmamaya çalışıyoruz. Eğer tek bir noktaya sıkarsanız boya akmaya başlar ve istediğiniz sonucu alamayabilirsiniz. ilk katı boyadıktan sonra 10 dk bekleyip 2. katı boyadım. burada tabak tamamen kuruduktan sonra kontrol edin eğer tamamı kapanmadıysa tekrar bir kaç kat daha boyayabilirsiniz. 

Büyük olan tabağı ise üstünden boyadım. burada da yine aynı noktaya sıkmadan daireler çizerek uyguladım. 

Gördüğünüz gibi elime sprey boya geçince durmak nedir bilemedim evde elime ne geçerse boyadım:) 

Aslında bu projemi içimin çok sıkıldığı bir günde günümü renklendirmek umuduyla yapmıştım. Fazlasıyla başarılı oldum. Hem objelere hem ruhuma renk kattım. 

Sizlere de sıkıldığınız anlarda kafanızı dağıtmak üzere şiddetle bu değişimleri tavsiye ediyorum, deneyin ruhunuza iyi geldiğini sizde göreceksiniz.

Sevgilerle bol renkli günler diliyorum.  

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Gelin Hamamı İçin Öneriler

Gelin hamamı benim için önemli bir detaydı. Çünkü hem kız arkadaşlarımla ve kuzenlerimle istediğimiz gibi eğlenecektik hem de geleneklerimizi yaşatarak şehir dışından gelen misafirlerimize  farklı bir ortam sunacaktık. Tam da beklediğim gibi oldu. Gelin hamamı için annemin evde yaptığı yiyecek, içecek hazırlıklarına ek olarak ben de konuklar için ufak ve bize özel hediyeler hazırlamak istedim. 

Çeşitli bloglarda gördüğüm sabunu transfer tekniğiyle süsleme işini bu kez gelin hamamımda dağıtacağım sabunlara uyguladım. Tabi kendi kattığım farklılıklarla.Sabunların bir tarafına adımı diğer tarafına ise peçetelerden kestiğim gül motiflerini yapıştırdım. 






Yaptıklarım çok beğenilince arkadaşlarıma da benzerlerini hazırladım. Tabi eşleriyle isimlerini yazarak yani kişiye özel :)




Daha sonra bu sabunlar tüle sararak hediye ettim. Bunun dışında yıkandığımız yerleri de tüllerle süsledim ancak oradaki diğer bayanların rahatsız olacağını düşündüğüm için fotoğraf çekemedim. Benim gelin hamamı maceram sürekli göbek atarak, bol bol gülerek, eğlenerek ve yiyerek geçti. Katılan herkes düğünden ve kınadan çok gelin hamamında eğlendiklerini söylediler. Dilerim sizin için farklı bir fikir vermişimdir.
Sevgiler


Kına Gecesi İçin Fikirler

Hazır düğün mevsimi gelmişken yazmakta geciktiğim kına postumu sizlerle paylaşıyorum. Öncelikle ben kınamdan önce çok araştırma yaptım, instagram olsun, bloglar olsun hepsini alt üst ettim. O dönem eminönü ziyaretimin de bana çok faydası oldu. Kına töreninizi organizasyon firmasına vermeseniz de evde yaptığınız ufak hediyeliklerle misafirlerinizi memnun edebilir ve ayarladığınız etkinliklerle de kınanızı neşeli hale getirebilirsiniz. Yani büyük bütçeler ayırmadan güzel bir organizasyon yapabilirsiniz.

Ben kınamdan önce her şeyin farklı olmasını istediğim için ne yapabilirim diye düşündüm. Zilli tefler, konuşma balonları gibi her kınada görebileceğimiz detaylar benim de aklımdaydı ancak bunlara bir farklılık katmam gerektiğini düşündüm ve detaylar herkes tarafından çok beğenildi :) Biz kınayı bir otelin balo salonunda yaptık. Kına için hazırladıklarım aşağıdaki fotoğrafta detaylı görünmekte. Bu masayı salonun girişinin hemen sağına hazırladım. Misafirler girerken istediklerini alıp fotoğraf çekip eğlenebilsinler diye.

Şimdi gelelim neler yaptığımın detaylarına;
Öncelikle bir reklamcıya gidip kına çerçevesi yaptırdım. Şablonu ben hazırlamıştım. Dilerseniz size de şablonu gönderirim siz de yakınızdaki bir reklamcıya götürür yaptırırsınız. Fiyatı 40 TL gibi bir şeye geldi ve şablonu ben hazırladığım için piyasaya göre çok ucuza geldi. Çerçevede gördüğünüz kalpli yerde kına tarihim yıldızlı yerde ise adım yazıyordu. En alta da esprili bir şekilde "evlenmeden önce felekten bir gece" yazdırdım. 





Diğer hazırlıklara gelirsek darısı başıma listesini yine bahsettiğim reklamcıya yaptırdım. Yine şablonu ben hazırladım. Reklamcı sadece kalın bir plastik üzerine baskı yaptı. Bunun yanına da tahta kalemi koydum ki isteyen adını yazsın diye. Tabi ki o kalemi de süslemesem olmazdı. 


Daha sonra masada görülen diğer malzemelere geldi sıra. Konuşma balonlarının her birinin şablonunu da ben hazırladım ve yine reklamcı da çıkarttırdım. aslında reklamcıdan hazır bir şey de yaptırabilirdim. Ancak bana özgü detaylar olmasını istedim. 

Hazırladığım şablonlar bu şekildeydi. Reklamcıdan aldığım son hali ise aşağıdaki şekilde hazırlanmıştı. Farklı konseptlerde vardı tabi üsttekilere ek olarak.



Bunlara ek olarak her kınanın olmazsa olmaz mumları da süsledim. Mumların üzerine kına zamanı yazan kağıtlar yapıştırdım. bu kağıtları renkli yazıcım olmadığı için bir matbaacıdan kuşe kağıda bastırdım. Aynı desenden hem zilli teflere hem de halay mendillerine de hazırladım. Tabi her birinde yazanlar farklıydı. Kınalarda "kına zamanı" yazarken halay mendillerinde "haydi halaya" zilli tefte ise "çal çal oyna" yazıyordu. onları çift taraflı bantla siyah kurdeleye yapıştırdım.





Aşağıdaki karton görüldüğü üzere matbaacıdan aldığım yazıların kesmeden önceki hali. bunların herbirini kes, yapıştır biraz vaktimi alsa da değdi. 

 
Aşağıda da halay mendillerini görüyorsunuz. 


                                                   

Teflerin her biri farklı renkteydi ve her birini farklı renklerde kurdelelerle süsledim. 






Tüm bunlara ek olarak maske, bıyık ve dudakta hazırladım. Onları nasıl hazırladığımı farklı bir postta anlatacağım. Ancak çok eğlenceli görüntüler ortaya çıktı. Şiş kebap çöplerine silikon yardımıyla yapıştırdığım bıyık ve dudakları daha sonra ikeanın saksılarında sundum. saksıları da kırmızı kurdelelerle süsledim. 


Sağda görülen kınaların olduğu sepeti ise eminönünden 10 lira gibi bişeye aldım. Ama daha sonra aynısını farklı şehirlerde de gördüm. Yani taşıdığıma değdi mi değmedi. Bunun dışında kına için farklı hazırlık yapmadım. Giriş müziğimi ve erkekler salona girdiğinde çalan müziği ben ayarladım. Bu arada kınanın en önemli detayı olarak kınamda testi kırdım. Testiyi de ufak payetlerle süslemiştik çok güzeldi. Detay fotoğrafını bulunca paylaşacağım. 

Kına gecemde giriş müziğim her 2 genç kızdan birinde olduğu gibi Candan Ercetin'den vay halime idi. Farklı bir şey olsun istemiştim ancak alternatif olmadığı için mecbur bunu kullandım. Erkekler girdiğinde ise eşimle oynarken 'hele ninna olasan, Allah ından bulasan" şarkısı eşliğinde oynadık.

Çok uzun yazdığımın farkındayım, dilerim sizi sıkmamış ve yeni fikirler vermişimdir. Ne kadar hazırlık yaparsanız yapın neşeli bir gelinden daha çok hiç bir şey eğlenceli geçiremez bir kınayı. O yüzden bol bol gülüp eğlenmenizi temenni ediyorum. 

Sevgiler





Bahreyn'de Yaşamak

Bahreyn...

Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız 3 şey??

Bu sorudaki "ıssız ada" nın vücut bulmuş hali bahreyn. Aslında çok ıssız sayılmaz. Onlarca avm, onlarca gökdelen ve inanılmaz bir lüks ve teknoloji içinde ne kadar ıssız kalabilirseniz o kadar ıssız işte.

İşin aslı benim daha önce ne üniversite ne de farklı debeplerden dolayı türkiyeden ayrılmamış olmam, dil konusunda yaşadığım sıkıntı ve üstüne eklenen işsizlik diğer bir deyişle amaçsızlık benim içimi ıssızlaştırdı sanırım bu caanım memlekette.

Buraya ilk kez geliyorsanız sizi uçaktan indiğiniz an ılık(!) bir hava karşılayacak. Hava alanının içine girene kadar yürüdüğünüz o yoldaki sıcaklık kuvvetle muhtemel uçağın o klimalı ortamından sonra biraz hoş gelecek. Ben yaz aylarını ve sıcağı sevdiğim için aslında buranın iklimiyle ilgili bi sıkıntım yok. Ancak araplar klima olayını abarttıkları için özellikle avm lere giderken yanıma hırka almadan duramıyorum. Evet şu an temmuz ayının ortasındayız avmlerde hala hırkayla geziyorum. Siz de benim gibiyseniz aman diym.

Güzel yemek nerede yenir derseniz?

-öncelikle burada yemek konusunda türkiyedeki gibi bir beklentiye girmeyin. Yani çok lezzetli kebaplar steakler henüz yemedim. Ancak Fast food ağırlıklı farklı tatlar deneyebilirsiniz. Mesela papa jhones'ta yediğim pizzalar italya da dahil olmak üzere şimdiye kadar yediğim en lezzetli pizzalardı. Aynı şekilde fast food için elevation burger evde annenizin patates kızartması tadında kızartmaları ve organik burgerleriyle inanılmazdı. Diğer bir önerimse burada uzun süre kalacak olan okuyuculara gelsin. Ben burada kaldığım süre boyunca en çok börek, gözleme tarzı şeyleri özledim. Bunun içinse tartışmasız en iyi adres sameeh pastries. Burada odun ateşinde cağ kebabı usulü pişen dönerler lavaş ekmekle soslu bir şekilde servis ediliyor. Yerken aldığınız lezzet ise tavuklu gözlemenin çok üzerinde bir lezzet ve fiyatlar da çok makul. Şiddete tavsiye yani.

Eğer bi kahve içelim biraz da tatlı lezzetler deneyelim derseniz vereceğim tek adres le chocolat olacaktır. Burada butik pastalar, farklı çikolata ve dondurmalar tadıp ferah bir mekanda çayınızı içebilirsiniz.

Burada yeme içme de beni en çok yanıltan şey dışarıda içtiğim çay ve türk kahveleri oldu. Cafe ve restoranlarda çay istediğinizde siz söylemeden çaya şeker atıp çyle getiriyorlar, çünkü çayı demlerken şeker atıyorlar hatta şekere çay atıyorlar da diyebiliriz. yani denemeyin güzel kardeşim.

Türk kahvesine gelirsek türk kahvesi de hem köpüksüz hem de hel denilen farklı bir tatla değişik bir aromayla sunuluyor o da farklı tatlar denemeyi sevenlere alternatif olabilir. Ancak ne yalan söyleyeyim beni hiç mi hiç sarmadı.

Alışveriş konusuna gelirsek. Eğer giysi, aksesuar alacaksanız pek çok avm mevcut. City center bu avm lerin içinde en lüks olanı sanırım. İstinye park misali diyebilirim. Mont blanc tan tory burch e pek çok üst sınıf marka mevcut. Market alışverişi içinse biz ilk zamanlar yine city center ın içinde bulunan carrefour u tercih ediyorduk. Ancak tesadüf eseri city center a yakın farklı bi market olan lulu marketi keşfetmemizle artık buraya uğramaz olduk. Lulu market dana mall un içinde ve fiyatları carrefour a göre oldukça uygun. Hem de sebze meyve bakımından oldukça çeşitli bir ürün yelpazesi var. Yani şiddetle tavsiye.

Bunlar dışında bahreyn sevdiğiniz insan yanınızdaysa, biraz ingilizceniz varsa ve sıcağa da biraz dayanıklıysanız kesinlikle ideal bir yer.


Bu arada ıssız adaya düşsem ne alırdım sorusunun cevabı artık benim için vuku buldu. Issız bir adaya düştüm ve yanımda eşim, telefonum ve bilgisayarımla mutlu bir hayat sürüyorum. Sizi de bu güzel adada soruyu gözden geçirip cevabı yasamaya bekliyoruz...