3 Nisan 2014 Perşembe

Rüya şehir Saraybosna güncesi

Bosna Hersek....

Acıların, üzüntülerin, kederlerin baş şehri...


Bosna Hersek'e gitmeye karar verdiniz ve neler yapılır, ne yenir ne içilir merak ediyorsunuz. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Bosna Hersek'e gitme kararı çok isabetli bir karar, herkes hayatında 1 kere görmeli oraları. Hem yüreğinize dokunan hem de doğasıyla bu kadar güzel olan başka bir yer yok çünkü, valla bak bence yok :)


Var dersen sana Mostar'ın şu görüntüsünü gösterebilirim.






(fotoğrafları instagramdan yüklediğim için kare şeklinde biçimsiz oluyor, affola:))


Biz Bosna Hersek e yani Saraybosna'ya pegasus ile istanbul dan uçtuk. Aslında kongre için gitmiştik ama harika bir tatil planına döndü. Ve geri döndüğümüzde ağzımızda nefis tatlar bıraktı.
Bosnahersek türklere vize uygulamayan bir Avrupa ülkesi ve İstanbul dan uçakla 1,5-2 saat kadar sürüyor. Yani hem çok yakın hem vizesiz hem de pegasus sık sık promosyon yapıyor biletlerde. Bir haftasonu değerlendirmek için süper fikir. yani #atlayıpgitsem dediğiniz bir yer olabilir :)  
Biz Saraybosna da kalmak için yine bir pansiyon tercih ettik. Burayı tripadvisor dan ayırttık ve çokta memnun kaldık. Kaldığımız yer çarşıya çok yakın ve çok uygundu. Biz bir arkadaşımla beraber kaldık ve 3 geceliğine 85 euro verdik. Bayanların kalması açısından da güvenilir bir yerdi. Rezervasyonları gitmeden hallettik ve havaalanından taksiyle doğrudan oraya geçtik. Eğer siz de orada kalmak isterseniz Tower House adresine bakabilirsiniz. Personelde çok güler yüzlüydü. Çarşıya yürüyerek 10 dakika mesafede bir yer.  Gezimizin ilk gününü başçarşıda geçirdik. Burası size hiç yabancı gelmeyecek çünkü bakırcılar, cafeler, nargilecilerden oluşan mekanlar var. Burada gezerken sanki bizim şehirlerimizden birinde olduğunuz izlenimine kapılacaksınız. Bosna'da sizin Türk olduğunuzu öğrenince insanlar hemen gülümseyecek ve türkçe birşeyler söylemeye çalışacak, alışın buna:) Burası bir Türk toprağı aslında, bugün de hala pek çok Türk yaşıyor. Bu sebeple de hiç yabancılık çekmiyorsunuz. Diğer hiç bir Avrupa ülkesinde olmayan bir türk sevgisi hissedeceksiniz burada, öyle ki Mostar'da mesela müzeler türklere  ücretsizdi diğer yabancılardan para alınıyordu. Ne büyük gurur :)  Başçarşıda neler yapabileceğinize gelirsek, öncelikle muhakkak burek (börek) yemelisiniz. Bizim kıymalı kol böreğinin üzeri yoğurtlu hali, leziz yapıyorlar ve fiyatlar da çok ucuz. Yani porsiyonu yanlış hatırlamıyorsam 4-5 TL ye geliyor ve inanılmaz doyurucu. Bunun yanında muhakkak yenmesi gereken diğer bir tat tabi ki Cevapcici. Nasıl bir şey derseniz, bildiğimiz köftenin aynısı ama tadı çok lezzetli ve yine fiyatları oldukça makul.

Saraybosna'nın tarihi ile ilgili kısa bir bilgi vermek gerekirse; bildiğiniz gibi sırplar 1992 yılından 1995 yılına kadar 3 yıl boyunca şehri kuşatmışlar ve pek çok insanın ölümüne sebep olmuşlar. 12-13 yaşında erkek cocukları savaşa giderek canlarını feda etmişler, zaten şehirde dolaşırken erkek nüfus azlığı dikkatinizi çekecek. Biz önce anlam verememiştik ama sonra çözdük durumu.
Sırplar o kadar aşağılık yöntemlerle insanları öldürmüşler ki. Aklınız almıyor. Biz oradayken Srebrenitza müzesine gittik. Çok acı çekiyorsunuz ama mutlaka görülmesi gereken bir yer. İşte orada savaşın gerçek görüntülerini gösteren video ve fotoğraflar var. İnsanın kanı donuyor tam anlamıyla. Mesela Srebrenitza katliamının ne demek olduğunu bilmiyordum ben orada öğrendim.

 Srebrenitza savaş sırasında Birleşmiş Milletler'in güvenli bölge ilan ettiği yerlerden biri. Ve doğal olarak insanlar oraya yerleşerek canlarını koruduklarını düşünüyorlar. Binlerce insan oraya gitmek için çırpınıyor ve sonunda bir kısmı yerleşiyor. İşte bir gece Sırplar bu bölgeye saldırıyor ve 25 bin mülteci burada can veriyor. Kimine tecavüz, kimine işkence. İnsanlık dışı yöntemler uygulanıyor. Bu müzede burada kalan izlere ait çeşitli fotoğraflar mevcuttu. 



 Daha pek çok fotoğraf vardı ama ben silmişim galiba.

Biz Bosna gezimizin 2. gününü Mostar'a ayırdık. Mostar a gitmek için otobüs ve tren var. Tren sabah 6 da gidip akşam üstü 6 da dönüyor. Biz sabah 6 da uyanamayacağımızı düşünerek otobüsle gitmeye karar verdik. Otobüs terminaline gitmek için kaldığımız yerden yürüdük ve yine çok yakındı. Bu arada Bosna da taksilerin de çok ucuz olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. Otobüs yolculuğu Mostar ın dar yollarından geçerken bizi biraz ürkütse de o güzelliği görünce her şeyi bir anda unutuverdik. biz gittiğimizde ağustos ayıydı ve hava oldukça sıcaktı. Bu yüzden gezmekte biraz zorlandık. Mostar Köprüsü savaş döneminde sırplar tarafından yıkılmış ve daha sonra aslına uygun şekilde Türklerin de desteğiyle yeniden kurulmuş.   Bunları hep müzedeki videoda izledik:) 
Geçmişte evlilik çağına gelen erkekler ne kadar cesur olduklarını göstermek için Mostar Köprüsü'nden atlarlarmış. Ancak biz gittiğimizde turistlerden para toplamak için atlayan gençler mevcuttu. 

Mostar ın orada pek çok hediyelik eşya satılıyor vee 1-2 tl gibi fiyatlara ben magnetten, kalemliğe, kar küresine pek çok şey aldım buradan. Size de tavsiye ederim çünkü Başçarşıdakinden daha ucuz herşey burada.  

Saraybosna'nın tarih açısından da önemi çok büyük. Çünkü 1. Dünya Savaşı burada Latin köprüsünde başlamış. Aşağıda görünüyor bir kısmı köprünün. Sırp bir milliyetçi Avusturya Dükünü bu köprü üzerinde öldürmüş ve böylece Savaş patlak vermiş. 


Latin Köprüsü Başçarşı ya çok yakın. Zaten Bosna da her yer yürüme mesafesinde. Bosna da görülmesi gereken yerlerden biri de Sönmeyen Ateş Anıtı. Burası da yine Başçarşıya yürüme mesafesinde.

(Kaynak: Google görseller)

Bu anıt 2. Dünya Savaşı sırasında ölenlerin anısına yapılmış, içinde yanan ateşin hiç sönmediği söyleniyor.


Bosna da yapılacaklar listesinin en önemlisi kesinlikle Bosna kahvesi içmek. Türk kahvesine benzeyen ama öğütülürken dibek kullanılan enfes bir kahve. İçimi de yapılışı kadar özel. Kahvenin sunumu aşağıda gördüğünüz şekilde yapılıyor.





Bosna da kahve içerken bile seramoni söz konusu. Mesela fincanları özellikle kulpsuz. kulplu fincanları tutarken elleri Sırp işareti şeklini aldığı için böyle tercih etmişler. (Sırp işareti için bkz. 




Bosna da hilalin anlamı büyük. Fincanda kulp olmadığı için fincanı tutarken elleri hilal şeklini alıyor. Fincanın dibinde de yine hilal var çünkü son yudumlarını da yine hilalle sonlandırmak istiyorlar. Ne derin düşünce...

Ben de yazımı sizleri güzel Bosna'nın güzel kahvesini tatmaya davet ederek sonlandırıyorum pek sevgili ve sabırlı okuyucularım :) 
  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder